Barış Süreci Yeni Bir Boyuta Giriyor!

04.08.2015 15:47
  •  A 

         BIST  Bir İleri, Bir Geri!       
         İki gün evvel 1.630 puan yükselen BIST, dün ise 1.745 puan düştü. Peki bu iki gün arasındaki BIST'i etkileyen fark neydi? Tamamen koalisyon ihtimaline yönelik beklentilerden kaynaklandığı görüşündeyim. İki gün evvel başbakan ve bakanlardan gelen MHP ile koalisyon görüşmelerinin yapıldığı yönündeki açıklamalar, aynı zamanda Devlet Bahçe'linin şartlarımız yerine getirilirse sadece elimizi değil, gövdemizi taşın altına sokarız demesi acaba Ak Parti - MHP koalisyonu mu kurulacak beklentisi ile BIST'de alımların gelmesine neden oldu. Sonrasında ise, cumhurbaşkanının dışarıdan destekli bir azınlık hükümeti ile seçimlere gidilmesinin daha doğru olacağı, koalisyon hükümetlerinin ömrünün kalıcı olmadığı yönünde açıklamaları geldi. Tabii MHP'nin AK Parti tarafından karşılanması zor olan diğer şartları da ön plana çıktı.

 

         7 Haziran seçim sonuçlarından itibaren görüşlerimi paylaştım. TBMM başkanlık seçimlerinden sonra da, yaşanacak süreçle ilgili gelişmeler hakkındaki görüş ve beklentilerimi detaylı yazdım. Bana göre bir koalisyon kurulması en başından beri istenmiyor. Bana göre Ak Parti hiç bir şekilde sahip olduğu imkanları bir başka parti ile paylaşmak niyetinde değil. En azından şansını bir seçimde daha denemeden bunu yapmak istemeyecektir diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanımızın da başkanlık arzusundan vazgeçmediğine inanıyorum. İşte bu nedenle de, koalisyon niyetiyle yapılan görüşmeler benim için bir orta oyunundan ibaret. Ne yazık ki, bu oyunun yönetmeni kendisi olmadığı halde, piyonu olduğunun farkında olmayan bir CHP var. 

           Her neyse, işte dün koalisyon olmayacağı yönünde görüşler ön plana çıkınca, bir gün evvel koalisyon mu oluyor sevinciyle yükselen BIST, bir gün sonra da aldığı yükselişi geri verdi. Umarım beni yanıltırlar ve koalisyon olur. Çünkü içinde bulunduğumuz şartlara ve seçmenin sandık mesajına göre TBMM'nin koalisyon hükümeti çıkartması en doğru davranış olur. Ama hep millet iradesinden bahsedilmesine rağmen, bu iradeyi kimsenin takmadığını sanırım tarafsız bir gözle baktığınızda görebiliyor olmanız lazım. Bu nedenle de, ben erken seçime gidiyoruz, hatta azınlık hükümeti ile gidiyoruz görüşümde ısrarlıyım. 

          Petrol Yüzümüze Gülüyor!
          Yani gülüyor derken, sanmayın ki düşen petrol fiyatlarından yararlanarak yatırımlarımızı falan katladık, enerji maliyetlerinin düşmesi sayesinde enflasyonumuzun belini kırdık. Geçin bunları. Dünyanın nimet bulmuş gibi yararlandığı bu durumu biz maalesef sadece cari açık açısından kullanabiliyoruz. Yani düşen enerji fiyatları sayesinde cari açığımız artmıyor. Allah'tan da artmıyor. Yoksa içinde bulunduğumuz süreçte, brent petrol 110 Dolar civarındaki fiyat seviyesinde olsaydı, cari açığımız patlar, enflasyon seviyemiz % 12'nin üstünde olurdu. Tabii doğal olarak da faizler de bu seviyelerin üstüne çıkarak şu anki rakamların çok daha fazla üstüne gitmiş olan kurları dizginlemeye çalışıyor olurdu. Tüm bu toz bulutundan korkan ratingçiler de çoktan notumuzu kırmış olurlardı. Bunlar yaşanırken de BIST ne olurdu demeyin artık! Hiç iyi olmazdı.

         O nedenle Allah'tan brent petrol düşüyor. Daha da düşecek gibi duruyor. En azından brent petrol destekli cari açığımızın kontrol altında kalacağı rahatlığı not riskimizi azaltıyor olacaktır. Ama bir de siyasi riskimiz olmayıp, yapılması gerekli yatırım hamlelerini başlatmış olsaydık, yapısal reformları devreye sokabilseydik, işte o zaman biz de enerji fiyatlarının düşmesinin yarattığı pozitif etkileri halk olarak hissedebilirdik. Şimdi ise, sadece cari açığımız daha da artmıyor diye geçici züğürt tesellisiyle yetiniyoruz.

         Barış Süreci Yeni Bir Boyuta Giriyor!
         Şu an PKK terörüne şimdiye kadar hiç olmadığı boyutta bir müdahale ile karşılık verdiğimizi görüyorum. Eski hükümetler döneminde, hatta MHP'nin içinde bulunduğu hükümet döneminde bile, Kandil bu şekilde bombalanmıyordu. Önceden tv.ler, gazeteler TSK bugün vuracak, yarın vuracak der ondan sonra ilgili yerler vurulurdu. Tabii kaçan zaten kaçmış olurdu. Ama ilk defa bu kadar çok uçak kullanılarak ve Kandil de dahil kapsamlı müdahaleler yapılıyor. Dikkat ederseniz bu esnada ABD ve Barzani PKK'yı eleştiriyor! Yani Türkiye ABD ile mutabık olarak bu mücadeleyi başlattı görüşündeyim. Aksi durumda ABD tarafından yüksek tondan bir çok eleştiri gelirdi. Hiç duyuyor musunuz? 

         Neden Peki?
         Birincisi 2012 Aralık ayında yazdığım strateji yazımda kayaç gazı ve petrolü sayesinde ABD'nin en büyük tüketici iken, en büyük üretici olacağını belirtmiştim. Ayrıca enerjide ortaya çıkan bu yeni rezervlerin dünyanın bir çok ülkesinde ve bölgesinde de çıkacağını belirterek, Orta Doğu'nun eski öneminin kalmayacağına dikkat çekiyordum. İşte bu nedenle de artık bölgede bağımsız büyük bir kürdistan kurarak petrole hakim olmak isteğinin azaldığını düşünüyorum. O zaman ne yapılması gerekiyor? Yıllardır Kürtleri kullanan batının Kürt'leri satışa getirmesi gerekiyor! İşte ISİD'in bile bu nedenle bir anda türediğine inanıyorum. Kullandıkları silahlara bir bakın menşeinden fikir sahibi olmanız kolay olur. Yoksa siz batının onca hava ve füze gücüne rağmen, ISİD'i Kobani'den çıkartamadığına ve Kobani'ye Kuzey Irak'tan yollanan peşmergenin mi bunu başardığına inanıyorsunuz? Hatta, Kürtlere savaşın gerçek yüzünün hissettirildiğini, yalnızlığın çaresizliğinin gösterildiğini, huzurlu yaşayabilmeleri için güçlü bir Türkiye'nin varlığının öneminin gözlerine batırıldığını hala fark etmediniz mi?


         İşte bu nedenle barış süreci başlatılarak Türkiye'nin kendi Kürt vatandaşları ile arasındaki sorun kalmamasına çalışıldı. Ama süreç tıkandı. Neden? Çünkü yıllardır varlığını elindeki silah gücü ile sağladığına inanan PKK bu gücünü terk etmek istemiyor da ondan. Bana göre aslında terörist örgüt PKK'nın lideri Öcalan da artık Kürdistan kurma hayalinden çark etti. Hatta geçen Nevroz'da hatırlarsanız Öcalan'ın telefon ile törenlere katılarak, PKK'nın silah bırakmasını açıklayacağı söyleniyordu. Ama bu yapılmadı. Devlet'in buna izin vermediğini düşünüyorum. Doğru da yapmış olabilir. Çünkü bir tarafta Türkiye'nin yıllarını, kaynaklarını, Kürt - Türk demeden binlerce canlarını tamamen batının kışkırtmaları ve yönlendirmesi ile heba etmiş bir suçlu var. Diğer tarafta ise devlet. Böyle bir izin verilseydi, devletin teröre yenik düştüğü imajı kalıcı bir iz bırakırdı. 

         Ama bu yapılmadığı için, başka bir sorun yaşandığını düşünüyorum! O da Öcalan'ın söylediklerini Kandil'deki diğer PKK yöneticilerinin halka duyurmak istememesi ve HDP'nin de Kandil'i dinleyerek sessiz kalmasının yarattığı belirsizlik bu tıkanmayı başlattı görüşündeyim. PKK'nın diğer lider kadrolarının yok olma sürecine ayak dirediklerini düşünüyorum. Öcalan'ın talimatlarını halka açıklamak için de, Öcalan'ın serbest bırakılmasını şart koştukları kanaatindeyim. Nasılsa devletin haklı olarak buna izin vermeyeceğini biliyorlar. Bu sayede de PKK'nın varlığını sürdürmek istiyorlar diye düşünüyorum. Bu yüzden de, Kuzey Irak'ta Barzani'den muhalefet gördükleri için, PYD ile Kuzey Suriye'de özerk kantonlar kurmak istediler. Ama bu düşüncelerinin de gerçekleşmediğini görüyoruz. 

        İşte bence PKK'nın üst kadrolarının gidişata ayak diremesi nedeniyle ABD ile mutabık kalınarak bu direnci yok edecek bir müdahale yapılıyor. 30-40 uçakla birlikte, Kandil başta bir çok PKK kampı ve hedefi vuruluyor. Mevcut lider kadroları yok edilmeye ya da en azından güçleri kırılmaya çalışılıyor. Böylece mevcut güç dengesizliğinde kendi kendilerine hayaller kurmaktan ziyade, demokratikleşme içinde birlikte yaşamanın önündeki engeller temizlenmeye çalışılıyor. Göreceksiniz ki, bir kaç üst düzey PKK lideri de öldürülecek olursa, bir anda Öcalan'ın PKK'ya silahları bırakın dediğini duyacağımızı düşünüyorum. Olan aradaki canlarımıza, evlatlarımıza oluyor.

         Kısacası, artan bu şiddet iyice tırmanabilir ama, bitmez diye korkmayın. Bir anda duracaktır diye düşünüyorum. Sadece Türkiye'nin gücü karşısında arkasında ABD desteği bulamayacak bir PKK'nın varlık şansının ne kadar az olduğu ayak direyen PKK kadrolarına gösteriliyor. Maalesef bu da bir çok cana maloluyor.

        Bir türlü demokratikleşmeyi, eğitimi, bölgesel fark kalmayacak şekilde yatırımları başaramadığımız için de, tüm bu oyun planlarının üstümüzde sahnelenmesine mahkum oluyoruz. Bütün vatandaşlarımız artık bu gerçeği iyice anlamalı. Etnik kökeni ayrıştırmak için değil, birlikte ama eşit şartlarda barış içinde yaşamak için çalışmalıyız. Batının işi bitince kimseyi tanımayacağını iyi bilmeliyiz. Bunun için de birlikte ve bir bütün olarak güçlü olmayı başarmalıyız.

        Neyse, yine daha kısa ölçekli belirsizliğe yani BIST ne olacak konusuna dönelim! Yazdıklarımdaki görüşlerim doğru ise, BIST kiminle olursa olsun koalisyon kurulursa yükselecek. CHP ile olursa bu yükseliş daha yüksek seviyelere doğru ve daha uzun soluklu olacak. Hükümet de daha uzun süreli bir reform hükümeti olacak. MHP ile olursa, BIST 84.000 - 85.000'leri geçemeyecek yükselişle sınırlı kalacak ve seçim gündemi hep sıcak kalacak. Azınlık hükümeti olursa, zaten bu seçime gitmek için kurulacağı için satış baskılarının artmasına neden olacaktır diye düşünüyorum.

        Sizler hangisine inanıyorsanız, kararlarınızı ona göre şekillendirebilirsiniz. Ben erken seçime inanıyorum. Bu karar ilan edildiğinde satışların ilk andaki belirsizlik korkusu nedeniyle artmasını bekliyorum. BIST'in de en fazla düşerse 72.500-73.000 civarına kadar düşmesini beklerim. Böyle bir düşüş yaşanırsa bunu alım fırsatı olarak kullanmanın doğru olacağı görüşündeyim. Çünkü BIST'in olması gerekenden düşük olduğuna inanıyorum. Endeksin her fırsatta yükselmek istediğini görüyorum. Bu nedenle eğer seçim olacak sebebi ile düşerse, sonra seçimden tek başına iktidar çıkar anketleri görüldüğünde alımların yeniden ve güçlü gelmesini bekliyorum. 

         Ama tüm bu strateji bozabilecek bir uyarıyı da yapmak istiyorum! Ben hiç bir şekilde bir not indirimi beklemiyorum. Bunun nedenlerini de sizlerle paylaşmıştım. Ama düşüncelerimin tersine eğer not indirimi yaşarsak, o zaman BIST için beklentilerim değişir. Not indirimi yaşanırsa kurlar sert sıçrama yapar. TCMB müdahale için faizi yükseltir. Artan kur ve faiz bankaların karlarını eritir. Banka hisselerinin şu anki şartlara göre ucuz dediğimiz değerleri, ucuz olmaktan çıkar. Yabancılar bankalarda satışa geçerler. Daha düşük seviyelere ineceğimiz sıkıntılı bir sürece gireriz. Kısacası not indirimi tüm beklentilerimi sarsacak ve değiştirebilecek bir gelişme olur.     

          Tekrar ediyorum; ben not indirimi beklemiyorum. Koalisyon ya da erken seçim netleşinceye kadar da, bu şekilde Bir İleri, Bir Geri gitmeye devam ederiz görüşündeyim.

           NOT: Yazı 4 Ağustos 08:48'de ''BIST Bir İleri, Bir Geri!'' başlığı ile BIST'in kısa vadeli beklentisine istinaden günlük beklenti yazısı olarak kaleme alınmıştır! Ancak aynı yazı bir başka açıdan da ''Barış Süreci Yeni Bir Boyuta Giriyor!'' başlığı ile strateji yazılarına eklenmiştir. 
                       

    Saygılarımla

    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_


  • 31.07.2015
    08:57

    7 Haziran seçim sonuçlarından beri yeni bir seçimi en güçlü ihtimal olarak gördüğümü ve böyle bir seçime de meclisteki partilerin temsilcilerinin oranlarına göre oluşturacağı bir geçici seçim hükümeti ile gitmeleri halinde, bakanlıkların diğer partilerle paylaşılacak olması, geçici hükümetle devlet ... Devamı »

  • 24.07.2015
    11:52

    Bir çok kez yazdık, hatta başlık attık ''Suriye Riski Ön Plana Çıkabilir!'' diye. Meclis başkanı seçildiği günün ertesinde''Hediye Edilen Sadece Meclis Başkanlığı Değil!'' derken de erken seçim ile tek başına iktidar olmak tercih edilecektir. Bu nedenle Suriye, PKK, İSID ve HDP ile gerginliklerin ya... Devamı »

  • 05.05.2015
    10:02

    Üç aylık bilançolar bittiğinde genelde bir rehavet başlar. Yatırımcılar bir süre borsalardan uzaklaşırlar. Ama bu genelleme kesin bir kural değildir. İçinde bulunulan yılın güncel beklentileri ve gelişmelerine paralel olarak değişik seyir izlenebilir. 02/05/2014 tarihinde yazdığımız beklenti yazımda... Devamı »

  • 26.02.2015
    12:02

    Kalkıyoruz böyle ortamda strateji belirlemeye, iç dış gelişmeler ve kararlara göre tahminler yapmaya çalışıyoruz. Fakat siyasetin içine girdiği boyut işimizi inanılmaz zorlaştırıyor. Beni biliyorsunuz, yıllardır düşük faiz yüksek kuru savunurum. Türkiye'nin cari açık, büyüme, yetersiz üretim, istihd... Devamı »

  • 23.01.2015
    13:10

    Hatırlarsanız ECB daha önceki parasal genişleme kararlarında sadece bankalara yönelik kredi operasyonu yapıyordu. Yani bankalara gelin size istediğiniz kadar düşük faizle uzun vadeli kredi vereyim diyordu. O tarihteki yazılarımı okuyanlarınız, benim bu şekildeki parasal genişlemenin faydalı olmayaca... Devamı »